Barcelona; tam bir Akdenizli

İspanya-Fransa sınırından 150 km güneyde, Akdeniz kıyısında yer alan Barcelona, 1,5 milyonu aşkın nüfusu ile İspanya’nın en büyük ikinci kentidir. Her yıl yaklaşık 8 milyon turistin ziyaret ettiği Barcelona en çok turist çeken şehirlerin de başında geliyor. Yumuşak Akdeniz iklimi sayesinde şehir yıl boyunca rahatça ziyaret edilebilir. Ama bir deniz şehri olduğu için yaz aylarında gitmekte fayda var. Şehirde ulaşım otobüs, troleybüs, metro ve banliyö trenleri ile sağlanıyor. Havaalanından şehre en ucuz şekilde Aerobus ile veya önce tren, sonra metro aktarması yaparak yine kolay bir şekilde ulaşabilirsiniz.

Aslında o bayram tatili için planlarımızı tamamen Tel Aviv için yapmıştık. Uçak biletimiz hatta vizelerimiz hazırdı. Bavullarımızın içeriğini bile Tel Aviv’e göre hazırlamıştık ama şans bu ya yolculuğa bir hafta kalana dek süt liman olan Filistin-İsrail ilişkileri o hafta yeniden gerilmeye başlamıştı. Güvenlik nedeniyle karşılıklı uçak seferlerinin iptal edilmesiyle hava alanında kendimizi biletlerimizi ve rotamızı Barcelona olarak değiştirirken bulduk. Schengen vizemiz olduğu için şanslıydık. Yoksa rotamızı mecburen vizesiz seyahat edilebilen bir ülkeden yana çevirmek zorunda kalacaktık. Bir kez daha Barcelona’ya gitmenin ne zararı olabilirdi ki? Check in, pasaport kontrol derken uçağın merdivenlerini çıkarken otel rezervasyonumuzu tamamlamıştık. Şehirdeki konaklama alternatifleri için tıklayın… Yeni bir yer görecekken planımızın son anda sekteye uğraması canımızı birazcık sıksa da Barcelona’yı yeniden görecek olmanın mutluluğu keyfimizi yerine getirmişti. Üç saatlik yolculuğun ve dört sene aranın ardından tekrar Barcelona’ya adımımızı atmıştık. Otelimiz Universitat  bölgesinde üç yıldızlı şık ve temiz bir oteldi. Otele de yerleştikten sonra artık bize sadece dört gün boyunca Barcelona’nın keyfini çıkarmak kalıyordu.

bcn6

Sagrada Familia

Barcelona’da yapılacak o kadar çok şey var ki o yüzden hepsini tek bir ziyarete sığdırmak maalesef mümkün değil. Zaten şehrin hareketli hali, İspanyolcanın büyüsü, yemeklerin ve insanların güzelliği, plajları ve gece hayatı mutlaka sizi kendine bir kez daha davet ettirecek. Barcelona, Madrid’in aksine tam bir turistik şehir. Barcelona’nın en ünlü mimari eserlerinin yaratıcısı olan Gaudi, şehrin her yanında karşınıza çıkıyor. Mimarın en ünlü eseri La Sagrada Familia hala tamamlanmamış olsa da en çok ziyaret çeken simge yapıların başında geliyor. Tamamlanırsa bir ibadethane olarak hizmete gireceği için ücretli olarak ziyaret edilemeyecek olan yapının, bu nedenle de bitirilmediği söyleniyor. Gaudi’nin nasıl bir ilhamla bu yapıyı tasarladığını düşünmeden edemiyor insan.

Park Guell ise mimarın ilginç tasarımlarıyla dolu, mutlaka gezilmesi gereken bir şehir parkı. Yılın her zamanı ziyaretçi akınına uğrayan parka girişte uzun sıralarda beklemeniz kaçınılmaz. Bu arada şehirdeki kaldırım taşlarına kadar çoğu şeyin tasarımcısının da Gaudi olduğunu hatırlatalım.

bcn7Şehirde bu kadar mimari eser dururken havaların sıcak olmasından dolayı bizim ilk durağımız Barceloneta Plajı olmuştu. O kadar kabalalık ve gürültülü bir yer olmasının yanı sıra, kumlara kafanızı koymanızla birlikte verdiği huzurla bütün gününüzü sıkılmadan burada geçirebilirsiniz. Plajda birkaç tane büfe bulunuyor, yeme içmeyi burada halledebileceğiniz gibi plajda “cerveza, beer, agua, fanta…” diye bağıra bağıra dolaşan seyyar satıcılardan da içeceklerinizi temin edebilirsiniz. Hatta plajda dolaşan Uzakdoğulu bayanlara masaj bile yaptırabilirsiniz. Oldukça renkli olan bu plajda çıplak denize girebilmek ve güneşlenmek de mümkün. Kimse sizi rahatsız etmez. Barcelona’da yan yana koylar şeklinde birçok plaj var. Marina bölgesinde görkemli W Hotel’in önünden başlayan plajlar kıyı boyunca kuzeye doğru devam ediyor.

bcn2

Boqueria

Şehrin içine geri dönecek olursak plajdan biraz yürüyerek, Barceloneta semtinin dar sokaklarını dolaşabilirsiniz. Bu bölgede bulunan 7 Portes, İspanyol mutfağını ve özellikle paella’yı tadabileceğiniz en iyi restoranlardan birisi. Merkeze doğru devam ettiğinizde önce göğe yükselmiş Kristof Colomb heykeline ardından da şehrin en ünlü turistik caddesi olan La Rambla’ya ulaşabilirsiniz. Yol üstünde kafelerde serinlemek için dondurma yiyebilir veya bir şeyler içebilirsiniz.

La Rambla sağından solundan araç trafiği akan, üzerinde küçük hediye butiklerinin ve restoranların masalarının bulunduğu, sokak sanatçılarının performanslarını sergiledikleri bir yaya yolu. La Rambla, günün her saati kalabalık ve özellikle de turistlerin yoğun ilgi gösterdiği bir cadde. Barcelona’nın ünlü pazarı La Boqueria da cadde üzerinde bulunuyor. Aklınıza gelebilecek her türlü gıdayı bulabileceğiniz pazar, Barcelona’nın mutlaka ziyaret edilmesi gereken mekanları arasında yer alıyor. Pazarın etrafında ufak kafeler ve restoranlar da yer alıyor. Pazardaki tezgahlardan alışveriş yaparak farklı lezzetler tadabilir, ufak bir mola verebilirsiniz. Meyve salatalarını ve tatlıları mutlaka denemenizi öneririz. La Rambla’nın iki tarafındaki dar sokaklar sizi Barcelona’nın eski yüzüyle karşılaştırıyor.

Gotik kesimde, arasında Barcelona Katedrali’nin de bulunduğu tarihi mekanlar ve Picasso Müzesi, Katalan Müzikal Sarayı gibi müzeler bulunuyor. Caddenin diğer kesimi ise Raval bölgesi olarak adlandırılıyor. Burada da ufak kafeler, restoranlar, butikler ve daha çok gençlerin vakit geçirdiği mekanlar var. Tapas restoranları, farklı mutfakları sunan restoranlar ve kafeler birçok seçenek sunuyor.

bcn3Özellikle Universitat bölgesine doğru ilerledikçe eğlence mekanları sıklaşıyor. Her türlü eğlenceyi bulabileceğiniz club, bar ve publar akşam saatlerinden sonra hareketlenmeye başlıyor. La Rambla’nın sonunda sizi Plaza de Catalunya (Katalunya Meydanı) karşılıyor. El Corte Ingles, Fnag, Apple Store’un mağazaları hemen bu meydanda yer alıyor. Eğer elektronik ürünlere ilginiz varsa Fnag ilginizi çekecektir. Uygun fiyatlı ürünlerin yanı sıra tax free’yi de hesaba katacak olursak alışverişiniz bayağı karlı hale gelecektir. Meydanın karşısından başlayan Passeig de Gracia’da birçok lüks markanın mağazasını da bulmanız mümkün. Barcelona, şehir planıyla da oldukça ilginç bir şehir.

La Rambla ve çevresi dışında hemen hemen tüm şehir eşit büyüklükte sekizgen bloklarla bölünmüş durumda. Bu plan da Gaudi’nin ürünü. Bir caddenin başından baktığınızda diğer ucuna kadar görmeniz mümkün. Bu nedenle şehirde yönünüzü bulmak çok kolay. Denizin ne tarafta olduğunu bildiğinizde gideceğiniz yeri kolayca bulabiliyorsunuz. Plaza de Catalunya ve Universitat’ı şehrin merkezi gibi değerlendirebilmek mümkün. Birçok turistik merkeze, restorana, kültürel merkeze ve turistik mekana buradan ulaşmak çok kolay. Birçok metro hattı da bu iki istasyondan geçiyor. Meydanlardaki havuzların kenarlarında, banklarda veya kafelerde soluklanarak şehrin tadını çıkarmak mümkün. Konaklama için de alternatifler bu bölgede yoğunlaşmış durumda.

Universitat’tan devam edince, ticaret merkezine dönüştürülmüş olan Arena ve hemen karşısında yer alan Katalan Ulusal Sanat Müzesi şehrin görülecek diğer yerleri arasında. Müzenin ihtişamlı yapısı ve önündeki havuzda yapılan ışıklı ve müzikli su gösterileri izlemeye değer. Müzeden devam ettiğinizde, İspanyol şehirlerinden alıntıların bulunduğu Poble Espanyol’a ulaşıyorsunuz. Burası ufak bir İspanya maketi şeklinde. Her bölgeye özgü yapılardan örnekler yer alıyor. Ortada yer alan geniş Plaza Mayor meydanında ise konserler ve çeşitli aktiviteler gerçekleştiriliyor. Meydanın çevresinde birçok kafe ve ufak restoran var. Meydana girişte sağda bulunan Abrelatas’ta sangria içerek bir mola verebilir, hatta Türk kahvesi keyfi bile yapabilirsiniz.

Pablo Espanyol’dan sonraki durağımız ise Barcelona’yı uzaktan izleyebileceğimiz Montjuic. Montjuic Tepesi, şehir merkezinin hemen yakınında olduğu için, en yakın doğaya kaçış noktası. 1992 Olimpiyat Oyunları’nın büyük bir bölümü de buradaki tesislerde gerçekleşmiş. Tepenin önemli noktalarından biri de Montjuic Kalesi. Şehre ve özellikle limana hakim bir noktada bulunan kaleden muhteşem Barcelona fotoğrafları çekmeniz mümkün. Tepeden keyifli bir yürüyüşle veya doğrudan limana uzanan teleferik hattıyla şehir merkezine inebiliyorsunuz. Montjuic’ten teleferik ile keyifli bir yolculukla marinaya ulaşmak mümkün.

Marinanın merkezinde bir ticaret merkezi ve çevresinde restoranlar bulunuyor. Marinanın güneyindeki ticari liman ise yıllık ortalama 700 bin geminin uğradığı, Akdeniz’in en hareketli limanı. Marinadaki Maremagnum da ufak mağazaların bulunduğu bir alışveriş merkezi. Buradaki Elx Restaurant’ta veya Tapa Tapa’da ufak bir mola verebilirsiniz. Ayrıca Barcelona Akvaryumu da burada bulunuyor. Barceloneta’da yer alan merkez tren istasyonunun karşısında içinde botanik park ve hayvanat bahçesinin bulunduğu Ciutadella Parkı yer alıyor. Katalan Parlamento Binası da parkın içinde bulunuyor. Denizden şehir içine doğru devam ettiğinizde karşınıza halen boğa güreşlerinin yapıldığı son arena olan Monumental çıkıyor. Monumental’de eğer takviminize uygunsa boğa güreşi gösterisi izleyebilirsiniz. İlginç mimarisiyle ve akşamları hoş ışıklandırmasıyla dikkat çeken, şehrin simge yapılarından biri olan Torre Agbar da buraya çok yakın.

bcn5

Tibidabo

Şehre tepeden bakmak isterseniz, gidebileceğiniz bir başka nokta ise Tibidabo. Tibidabo’ya ulaşmak için metro ile Tibidabo Avenue durağına gelmeniz, buradan da kısa bir otobüs ve teleferik seyahati yapmanız gerekiyor. Tepeye tırmanırken Barcelona manzarası da size eşlik ediyor. Burada yer alan İsa’nın Aziz Kalbi Kilisesi’nden şehri tepeden izlemek mümkün. Tibidabo‘da şehrin en eski eğlence parkı bulunuyor. Orijinali ahşap olan roller coaster, eğlenceyle birlikte eşsiz bir Barcelona manzarası da sunuyor. Eğlence parkı, klasik oyuncakları ve eski tarz mimarisiyle film seti gibi. Zaten Barcelona’da geçen filmlerin çoğunda da mekan olarak kullanılmış. Şehrin görülmesi gereken yerleri gezmekle bitmiyor.

Turistik mekanların haricinde her sokakta cıvıl cıvıl yaşayan bir şehir Barcelona. Akdeniz insanı sıcaklığının da bunda etkisi çok. Her gelişimizde farklı bir yanını keşfettiğimiz bu şehirden, daha önceki dönüşlerimizde olduğu gibi yine neredeyse ağlar vaziyette ayrılıyoruz.

Barcelona, Akdeniz şehri olmasıyla bize biraz daha yakın duran, kalabalığı ve hareketliliğiyle pek yabancı gelmeyen bir Avrupa şehri. Bir kere geldiğinizde kesinlikle birkaç kez daha gelmek isteyeceğiniz, her tatilinizde alternatifler arasına alacağınız Barcelona bizim de favorimiz.

İyi tatiller…

Ayrıca okuyun:

Madrid; seksi İspanyol

İspanya’da mutlaka yemeniz gereken “5 Tapas”

Gay seyahat rehberi: Barcelona

Gay seyahat rehberi: Madrid

4 comments

  1. Geri bildirim: Avrupa’da vizesiz seyahat hayali |

  2. Geri bildirim: Madrid; seksi İspanyol |

  3. Geri bildirim: İspanya’da mutlaka yemeniz gereken “5 Tapas” |

  4. Geri bildirim: En popüler tatil yerleri: Top 25 |

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: